Haber

Cevdet Akay: “Vatandaş Üzerindeki Vergi Yükünü Ağırlaştıran AKP, Mültecilere Aktardığı Menfaatlerle Kayıt Dışı Ekonomiyi Kendi Elleriyle Besliyor…

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, “Gece yarısı yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ve TBMM’den geçen kanunlarla vatandaşın üzerindeki vergi yükünü artıran AKP, kayıt dışı ekonomiyi kendi eliyle besliyor ve büyütüyor. , mültecilere yaptığı iyiliklerle.”

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mülteci sorunuyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Türkiye’nin Avrupa’nın mülteci kampına dönüşmesinin AKP iktidarı olduğunu söyleyen Akay, şunları kaydetti:

“Mülteci ve sığınmacılar meselesini ırkçılığa indirgemek asla kabul edilemez, sığınmacılar ve mülteciler hakkında yapılan her değerlendirme, ülkemizdeki duruma ilişkin analizler ırkçılık sayılamaz.

Bu krizi yaşayan; Ülkemizin Avrupa’nın mülteci kampına dönüşmesinden birinci derecede AKP iktidarı sorumludur. Ne zaman kamera karşısına geçseler, milliyetçilik dersi vermeye çalışanlar, ülkenin bekasından söz etmeye çalışanlar, konu mülteci ve sığınmacılar olunca ağızları kilitleniyor, asıl soruna dair tek kelime dahi etmiyorlar. hayatta kalma Kendilerine ‘Beka’ diyenlere asıl ‘Beka derdimizi’ anlatmaya çalışacağım.

“2002 YILINDA YAKLAŞIK 5 BİN MÜLTECİ VE SIĞINMACIYI BULUNAN TÜRKİYE’DE, RESMİ VERİLERE GÖRE BU SAYI 21 YIL SONRA 6 MİLYONU AŞMIŞTIR”

Yaklaşık 20 yıldır savaşın egemen olduğu ve parçaladığı komşu ülkeler Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Fas ve Yemen başta olmak üzere Irak ve Suriye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen mülteci ve göçmen akını Türkiye’yi ‘ülke’ haline getirdi. Mültecilerin Başkenti’. 2002 yılında Türkiye, başta savaş ve iç karışıklıkların hakim olduğu komşu ülkelerde olmak üzere yaklaşık 5 bin mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yaptı ve bu sayı resmi verilere göre 21 yıl sonra 6 milyonu aştı. Bu tabloya kayıtsız ve kayıtsız mültecileri de eklediğimizde hayret verici bir tabloyla karşılaşıyoruz. Resmi rakamlara göre mülteciler artık Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor. Bu tabloyu dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz çünkü dünyanın hiçbir yerinde bu durumun başka bir örneği yok.

“100 MİLYAR DOLARDAN FAZLA HARCADIĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜNDÜR”

Türkiye’nin bu kadar çok mülteciye ev sahipliği yapmasının ekonomik yükü oldukça ağır. Hükümetin açıkladığı son verilere göre, mülteciler için kendi kaynaklarından yaklaşık 45 milyar dolar harcadığını açıklasa da bu rakam inandırıcı ve gerçekçi değil. Sadece mülteci çocukların eğitiminin yılda 1.5 milyar lirayı aştığını düşünürsek barınma ve tıbbi bakımı da eklediğimizde 100 milyar dolardan fazla harcandığını söylemek mümkün.

VATANDAŞLARINA KARŞI ÇOK GİZLİ OLAN DEVLET, MÜLTECİ VE SIĞINMACILARA KARŞI ‘PAMUK ŞEKERİ’DİR”

Avrupa Birliği, 2016 ortasından 2019’a kadar mülteciler için altı milyar avro (6,1 milyar dolar) verdi ve 2021-2024 için üç milyar avro (3 milyar dolar) daha sözü verdi. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi AB’den gelen para, kendi kaynaklarımızdan harcadığımız para kadar. AKP iktidarının herhangi bir göç politikası olmadığı ve mülteci ve sığınmacılara karşı ‘Açık Kapı’ politikası uyguladığı için sınırlarımız bir kevgir haline geldi. Kendi vatandaşlarına karşı son derece ketum ve otokratik olan hükümet, mülteci ve sığınmacılara karşı ‘pamuk şeker’ durumunda. ‘İl Bazında Koruma Sistemi’ne göre sığınmacı ve mülteciler, hizmet ve haklardan yalnızca kayıtlı oldukları illerde yararlanabilmelidir. Ama hükümet kanımızı döktüğümüz, canımızı verdiğimiz bu topraklara getirdiği mülteci ve sığınmacılara ‘hukuk tanımaz, kural tanımaz’ diyor.

VATANDAŞIN SIRTINDAKİ VERGİ ZARARINI ARTIRAN AKP, MÜLTECİLERDEN RANDEVU ALARAK DA KENDİ ELİNDEN KAYIT DIŞI EKONOMİYİ BESLENİYOR VE BÜYÜTÜYOR”

Mülteci ve sığınmacılar ülkemizde kurallara uymayarak kayıt dışı ekonomide iş bulabilecekleri ve iş kurabilecekleri şehirlere akın etmektedirler. Gece yarısı yayımladığı Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çıkardığı kanunlarla vatandaşın üzerindeki vergi yükünü artıran AKP, yaptığı ihsanlarla kayıt dışı ekonomiyi kendi eliyle besliyor ve büyütüyor. mülteciler üzerine. Güzel ülkemin insanları bunun acısını çekiyor. Ülkemizdeki mültecilerin neredeyse tamamı kayıt dışı çalışmaktadır. Bu, Türkiye’nin kayıt dışı ekonomisinde önemli bir genişlemeye yol açtı; Bugün kayıt dışı ekonomi, toplam ekonominin üçte birini oluşturuyor. Bu durum ülkemiz için büyük tehlike oluşturmaktadır. Kayıt dışı ekonominin yaygınlaşması, işçiler için yalnızca güvensiz ve genellikle istikrarsız koşullar yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik büyümesini de engelliyor.

“TAHMİNİ 750 BİN SURİYELİ ÇOCUK TÜRKİYE’DE DOĞDU VE GERÇEKTEN VATANSIZ”

Yaklaşık 200.000 Suriyeli sığınmacı, Türk vatandaşlığını kazanmış olup, bu bireylerin büyük çoğunluğu ülkemizde oy kullanma hakkına sahiptir. Türkiye’de doğan mülteci çocuklar otomatik olarak Türk vatandaşlığı kazanmadıkları için, Türkiye’de doğmuş ve fiilen vatansız olan tahminen 750.000 Suriyeli çocuk bulunmaktadır. Diğer milletleri de eklediğimizde bu sayı 1 milyonu geçiyor.

“SAĞLIK BAKANININ AÇIKLAMASI İÇİN, 3 MİLYON SURİYELİYE BİREYSEL TEDAVİ, 2.6 MİLYON SURİYELİYE AMELİYAT OLMAK ÜZERE 97 MİLYON POLİKLİNİK HİZMETİ SUNULMUŞTUR”

Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre, 3 milyonu yatarak tedavi gören ve ameliyat olan 2,6 milyon Suriyeli olmak üzere 97 milyon sığınmacıya ayakta tedavi hizmeti verildi. Yine yılda 1 Milyar TL’nin üzerinde ilaç karşılıyoruz. Peki ne yapıyorlar, bedava aldıkları bebek mamalarını at çiftliklerine satıyorlar.

“OĞULLARIMIZ, AVRUPA ÜLKELERİ ARASINDA ‘CİDDİ BARINAK EKSİKLİĞİ OLAN ÇOCUK NÜFUSU’NDA BİRİNCİ SIRADA”

Bizim çocuklar; Ekmek ve makarna ile beslenen, yoksulluk ve yoksulluğun kıskacıyla mücadele eden ‘Ağır Barınma Yoksulluğu Yaşanan Çocuk Nüfus Oranı’nda Avrupa ülkeleri arasında birinci, ‘Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma Riski Altındaki Çocuklar’ sıralamasında Avrupa ülkeleri arasında üçüncü sırada yer alan; kendi çocuklarımıza vermiyorlar, bizim onlara verdiğimiz desteği satıyorlar.

“ÇOCUKLARIMIZ TACİZ EDİLİYOR, TECAVÜZE UĞRAYOR, KAÇIRILIYOR; OĞULLARIMIZ ARTIK KORKTUĞU İÇİN GİTMEYE GİTMİYOR”

Süleyman Soylu, mültecilerin karıştığı suçlara ilişkin verileri en son Aralık 2021’de açıklamıştı ve o zamandan bu yana herhangi bir bilgi yayınlanmadı. Açıklanmama sebebi herkes tarafından biliniyor. Bakan Soylu, ‘2020’de 3,7 milyon Suriyeliden 37 bin 418’i, 2021’de 50 bin 231’i suça karıştı’ dedi. Çocuklarımız tacize uğruyor, tecavüze uğruyor, kaçırılıyor; çocuklarımız artık kaygıdan sokağa çıkamıyor. Vatandaşlarımızı gasp ve hırsızlıktan lanetledi. Her gün vatandaşlarımız sokaklarda öldürülüyor.

“MÜLTECİLER VE SIĞINMACILAR KENDİ MAFYALARINI, ÇETELERİNİ, SUÇ ORGANİZASYONLARINI OLUŞTURMUŞLARDIR”

Mülteciler ve sığınmacılar mafyalarını, çetelerini ve suç örgütlerini oluşturmuşlardır. Sokaklarda uyuşturucu satıyorlar, çocuklarımızı zehirliyorlar. Peki bu tablonun sorumlusu kim? Biz mi yoksa AKP hükümeti mi? Hükümet kendi elleriyle yaşamımızı tehlikeye attı. 2017 yılında ülkeyi terk etmek istemeyen mültecilerin oranı sadece yüzde 17 iken bu oran şimdi yüzde 78’e çıktı.

“EKONOMİK DÜŞÜŞ OLDUĞU GİBİ DEMOGRAFİK DÜŞÜŞE DE HAZIRLANMALIYIM”

Suriyelilerin doğum oranı ise 5.3. Türklerden yaklaşık 5 kat daha fazla. Resmi kaynaklara göre 15 yıl sonra Türkiye’deki Suriyeli sayısı 41 milyon olacak. Ülkemizde sadece Suriyeliler yok. Sayıları milyonları bulan yabancılar var. Bu insanların barınabilmesi için barınma, beslenme, su ve daha birçok ihtiyacının karşılanması gerekmektedir. Doğal olarak demografik bozulma kadar ekonomik çöküşe de hazırlanmak gerekiyor. Toplumda huzursuzluk, panik, suç oranlarının artması gibi pek çok sıkıntı var ve çaba gerekiyor. Neden? Size soruyorum, bu bir hayatta kalma tehlikesi değilse nedir? Temel sorun AKP’nin kendisidir. Mülteci sorunu, özellikle kevgir haline gelen sınırlarımıza akın eden mülteciler olmak üzere ülkemizin bekası için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Mülteci sorunu konusunda dengeli bir hükümet politikası olmadığı için asli vatandaşlarımızı ikinci sınıf vatandaş konumuna sokmak kabul edilemez. Hükümeti binlerce kez uyardık, bir kez daha uyarıyoruz: Ülkemizin geleceği için büyük tehlike oluşturan bu duruma bir çözüm bulunması elzemdir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu