Milletvekili Çelik ve ailesinin hayatı ‘Bahadır’dan öncesi ve sonrası’
AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik ve eşi Hatice Çelik’in hayatı, ileri derecede otizm, Down sendromu ve beyin felci hastası Bahadır’ın (15) doğumuyla değişti. Hayatını çocuklarının eğitimine adayan bir aile olan Kemal Çelik, TBMM’de kurulan Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişimsel Bozukluklar Araştırma Komisyonu’nda yer alarak otizmle yaşayan ailelere çözüm üretmeye çalıştı. eşi Hatice Çelik, oğlunun yanında olabilmek için özel eğitim öğretmenliği eğitimi aldı ve eğitmen oldu. Kemal Çelik, “Hayatımız Bahadır’dan öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldı.”
Bir dönem kaymakam, vali ve Emniyet Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunan AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik, şu anda TBMM Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişimsel Bozuklukları Araştırma Komisyonu Başkanı olarak görev yapıyor. Çelik’in bu görevi yürütmesinin en büyük nedeni ise 15 yaşındaki oğlu Bahadır’ın ileri derecede otizmle birlikte Down sendromu ve beyin felci hastası olması.
3 çocuğundan en küçüğü Bahadır’ın doğumuyla hayatları değişen Kemal ve Hatice Çelik çifti, hayatlarını Bahadır’dan önce ve Bahadır’dan sonra olmak üzere ikiye ayırır. Bahadır doğduğunda ne yapacağını bilemeyen Çelik ailesi, daha sonra çocuklarının eğitimi için ellerinden geleni yapmaya başladı. Bu dönemde çift, diğer ailelerin itirazları nedeniyle çocuklarını anaokuluna bile kaydettiremedi. Hatice Çelik, oğlunun yanında olabilmek için özel eğitim öğretmenliği eğitimi aldı ve oğlunun Ankara’daki okulunda okutman olarak çalışmaya başladı.
2018 yılında milletvekili seçilen Kemal Çelik, eşinin tavsiyesi üzerine TBMM’de kurulan Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişimsel Bozuklukları Araştırma Komisyonu’na katılarak komisyonun başkanlığını yaptı. . Bu süreçte yönetim kurulu toplantılarında otizmli çocuğa sahip ailelerin sorunlarına çözüm bulmaya çalıştı. Çelik, otizmli ailelerin en büyük kaygısı olan “Benden sonra bu çocukların durumu ne olacak?” sorusuna çözüm bulmak için bakım merkezleri açma çalışmalarını sürdürüyor.
‘Birdenbire kendimizi başka bir hayatta bulduk’
Kemal Çelik, Bahadır’la birlikte mücadele etmeleri gereken bir alan olduğunu belirterek, “Bahadır bizim üçüncü oğlumuz. Biri Dışişleri Bakanlığı’nda öğretim görevlisi, diğeri Akdeniz Üniversitesi’nde öğretmen. Hayatımız” dedi. Bahadır öncesi ve sonrası diye ikiye ayrıldı. Bahadır doğduğunda oksijensiz kalmıştı.” 3 aylıkken kalp ameliyatı geçirdi. Bir çocuğun hem serebral palsi, hem Down sendromu hem de otizm hastası olduğunu hayal edin. Bir anda kendimizi farklı bir hayatın içinde bulduk. Mücadele etmemiz gereken bir alan vardı. Bu konularda son derece bilgisiz olduğumu fark ettim. Eşim araştırdı ve “Bana söyledi” dedi.
‘ÇOCUĞUMUZU KREŞE GÖTÜREMİYORUZ’
Otizmle Bahadır’la tanıştığını belirten Çelik, “Çocuğumuzu kreşe götüremedik. En büyük tepki diğer ailelerden geldi. Bahadır’a diğer çocuklarımızdan daha fazla ilgi gösterdik. Otizm tespitine karar verildi. Meclis’te bir komisyon var, eşim bana ‘Bu komisyona üye ol’ dedi. Ben de ‘Doktor değilim, sağlıkçı değilim, anlamıyorum’ diye düşündüm. O dönem grup başkan yardımcımız olan Mehmet Muş’a üye olmak istediğimi söyledim. Komisyona bu şekilde katıldım. Hayatımdaki en önemli şeyin komisyona katılmak olduğunu öğrendim. STK’ları, aileleri ve devleti dinledik” dedi.
‘BEN ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM’
Aileler ile komisyon arasında sıcak bir ilişkinin bulunduğunu belirten Kemal Çelik, “Komisyona konuşmak isteyen herkesi davet ettik. 4 ay boyunca çok değerli çalışmalar yaptık. Eğitimin ne kadar değerli olduğunu, özel eğitime ihtiyaç olduğunu anladık. eğitim öğretmenleri. Bütün aileler beni tanıyor. Tek bir ailenin sorununu çözmek için elimden geleni yapabilirim.” “Elimden geleni yapıyorum. Otizmli çocukların eğitilip topluma kazandırılması konusunda bizim de dünyada aynı şeyi yapmamız gerekiyor ve yavaş yavaş o noktaya geliyoruz” dedi.
‘CUMHURBAŞKANIMIZIN BU KONUDA TALİMATLARI VAR’
Otizmli çocukların eğitimi için çalıştıklarını belirten Çelik, “Burası kullanılmayan, atıl bir okuldu. Bakanlarımızla görüşerek burayı bu duruma getirdik. Bizim kaygımız bizden sonra bu çocukların durumu ne olacak. Bakım merkezlerine ihtiyaç var. Bunun temelini atıyoruz. Antalya’da da model oluşturacağız. Cumhurbaşkanımız da bunu söylüyor.” “Bu konuyla ilgili talimatlarımız var, hanımın da bir çalışması var. Türkiye’deki ailelerin ‘Benden sonra bu çocukların durumu ne olacak’ kaygısını ortadan kaldırmak için çalışacağız. Otizmle herkes karşılaşabilir. Artık bu önlemi almamız ve toplumu duyarlı hale getirmemiz gerekiyor. Toplumun otizm gerçeğini yeterince bilmesi ve anlaması gerekiyor.” dedi.
‘BU BAŞKA BİR DÜNYA’
Otizmin oğlundan önce duyduğu bir kelime olduğunu söyleyen Hatice Çelik, Bahadır doğduktan sonra konuyu iyice araştırdığını söyledi. Hatice Çelik, “İlk başta anlamadık ama tedavisi olmayan bir şey olduğunu öğrenince çok korktuk. Nasıl başaracağız, bu özel durumla nasıl başa çıkacağız diye kaygılandık. Bu durum bizi endişelendiriyor.” başka bir dünya. Bahadır’dan önce ve Bahadır’dan sonra hayatımızda bir fark vardı. Daha önce “Neden göremediğimize, neden duyamadığımıza, neden bu işin içinde olamadığıma pişman olduğum bir durumdu. dünya” dedi.
‘SES ÇIKARMAK İÇİN ÇOK UZUN ZAMAN BEKLEDİK’
Yaşadıkları zorlukları anlatan Hatice Çelik, “Bahadır bize çok farklı dünyalar gösterdi. Küçük şeylerle mutlu olmayı öğretti. Bırak konuşmayı, ses çıkmasını bile çok uzun süre bekledik. Ne yapabiliriz?” Şimdi otizmlilere ne yapacaksınız? Sadece otizmle değil beyin felciyle de mücadele ettik.” “Down sendromu ve Down sendromu üzerinde de çalıştık. Ancak bu süreçte en büyük düşüncemiz otizmdi. Eğitim anlamında neler yapabiliriz diye düşünürken aklımıza bu okul geldi. Hayallerimizin okulunu gördük. Burada hayat buluyoruz” dedi.
‘HERKES BİZİM GİBİ BU SORUNLARI YAŞIYOR’
Çocuklarının eğitim süreçlerinde sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Hatice Çelik, “Bahadır’ı anaokuluna göndermek istediğimde normal çocukların olduğu yerde onları örnek alır diye düşünüyorduk ama bunu gerçekleştiremedik. Diğer aileler eğitim kurumuna kayıt yaptırmayı reddetti. Ne kadar imkan sunsak da anaokulu eğitimi almasını sağlayamadık. “Bizim gibi bu sorunları herkes yaşıyor. Bu nedenle eğitime çok önem veriyoruz” dedi.
